22 Şubat 2015 Pazar

Helal Rızık

Rızkını helalinden kazanmak her müslümana farzdır.Bunun için meşgul oldugu mesleğe ve işe haram karıştırmamak da farzdır. Hepsinden evvel, bir işe veya ticarete girecek bir müminin, o iş ve ticaretle ilgili dini hükümleri ögrenmesi farzdır.
 Bu öyle bir mühim konudur ki haram mal, her türlü ibadeti etkilemektedir. Öyle ki midesinden haram gıda, üzerinde haram eşya bulunan bir insanın kıldığı namaz, yaptığı zikir, eda ettiği hac, verdiği sadaka ve duası fayda vermemektedir.Bu konunun önemini Hz. Resulullah [sallallahu alehi vesellem] şöyle belirtmiştir: ''Helali aramak, her müslümana farzdır.'' (Taberani, Beyhaki) ve '' Haramla beslenen bir vücut, cennete değil, cehenneme layıktır.'' (Hakim, Ahmed b. Hanbel).

19 Şubat 2015 Perşembe

Maliyet Türlerini Hesaplama

Maliyet Türlerini Hesaplama

Maliyet türleri, mal ve hizmet üretimi için kullanılan değerlerin çeşitleri bakımından ayrıldığı bölümlerdir.

Üretim maliyet türleri temel olarak üç grupta toplanmaktadır.

1- Malzeme Maliyetleri

2- İşçilik Maliyetleri

3- Genel Üretim Giderleri

Malzeme Maliyetlerini Hesaplama

Mamulün esas unsurunu teşkil eden, nerede ve ne kadar harcandığı tespit edilebilen madde ve malzemelerdir. Bunlara örnek olarak; Lastik, iplik, ambalaj malzemesi gibi.

Bir sanayi işletmesinde malzeme ile ilgili sorunlar;

a.) Malzeme türlerini belirleme,
b.) Malzeme miktarını ölçme,
c.) Malzeme maliyetini belirleme ve muhasebeye işleme,
d.) Malzeme değerleme yöntemleri,

Malzeme Türleri: Hammadde, yardımcı maddeler ve işletme malzemeleridir.

Direkt Hammadde; üretilen mamule ana madde olarak kullanılan üretim içinde büyük miktarlarda bulunan, doğruca saptanması maliyet hesaplama açışından gerekli, teknik bakımından olanaklı ve ekonomik açıdan anlamlı (ekonomik değeri büyük) olan maddelerdir.

Mamulün Bünyesine Girenler:

Yardımcı Maddeler; üretilen mamule miktar ve değer olarak az ölçüde kullanılan üretim içinde küçük miktarda bulunan, doğruca saptanması teknik bakımdan olanaklı olsa da ekonomik bakımdan anlamlı (ekonomik değeri düşük) olmayan maddelerdir.

İşletme Malzemesi; üretim işleminin yürütülmesi amacıyla kullanılan, fakat mamul bünyesi içine girmeyen çeşitli maddelerdir. 

Bu grupta yer alan hesaplar, üretilen mamulün bünyesine ana madde olarak katılan ve hangi mamulden ne kadar tüketildiği, ekonomik bakımdan ayrı olarak izlenebilen ilk madde ve malzemelerle ilgili gider, yansıtma ve fark hesaplarını kapsar.

Direkt Malzeme Ayrım Kriteri 

- Mamul esas bünyesini oluşturma
- Ölçülebilir olma
- Ekonomik bakımdan anlamlı olma

Bu üç kriteri birden sağlayan malzeme direkt malzeme, sağlamayanlar en direkt malzeme kabul edilir. Bunlardan birinci koşulu sağlayanlar yardımcı, sağlamayanlar işletme malzemesi olarak da adlandırılır.

10 Şubat 2015 Salı

İbn-i Asakir ve Tarihi

Hadis ve fıkıh alimi olan Ali bin Hasen, İbn-i Asakir lakabıyla meşhur olmuştur. (H.571 M.1176) yılında vefat etmiştir. Tarihi Dimaşk adıyla bilinen eseri ihtiva ettiği hadis-i şerifler sebebiyle muhaddisler arasında mühim bir mevkiye sahip olmuştur. Seksen ciltten müteşekkil olan bu eser islam şehir tarihleri içinde en geniş olanıdır. Tarih-i Dimaşk'te şöyle geçmektedir:

Hz. Osman (r.a.) " Her zaman, gece ve gündüz, en çok sevdiğim şey Kuran-ı Kerim okumaktır. Kalpleriniz temiz olsaydı. Allahu Teala`nın kelamı Kuran-ı Kerim`i okumaya doyamazdınız." buyurmuştur.


Posted By Bilal

3 Şubat 2015 Salı

Rootsuz Android Ekranını Videoya Çekme




Merhaba arkadaşlar

Ben şimdi size android telefonunuzdan video çekebileceğinizi anlatacağım. İlk önce Mobizen adlı uygulamayı indiriyoruz.

Link: Tıkla


Sonra sözleşmeleri onaylıyoruz ve next diyoruz.



Ondan sonra e posta hesabımızı seçip şifre oluşturuyoruz.



Buraya kadar programı kurmuş oluyoruz artık Record Screen e tıklıyoruz.



Ekrandaki mobizen simgesine tıklayıp hemen video çekmeye başlayabilirsiniz.





2 Şubat 2015 Pazartesi

Duanın Fedaileri



Duanın Fedaileri

            Dualar, belaların reddine ve ilahi rahmetin celbine sebep olur. Dua ile belanın, geri çevrilmesi de ilahi kaza cümlesindendir. Kalkan, okun geri tepmesine; yağmur, kuru toprakta bitkilerin bitmesine sebep olduğu gibi, dualar da belaların reddine ve ilahi rahmette sebep olur.

            Ok kalkana isabet ettiği zaman kalkanın oku geri ittiği gibi, bela da dua ile karşılanınca dua, belayı savar. Bu da Allah'ın bir kazası ve hükmüdür. Allah'ın kazasına rıza, sebebe müracaat etmeye mani değildir. nitekim Allahü Teala (mealen);

             ''İhtiyatı (tedbiri)nızı alın...'' (Nisa, 71) buyurmuştur. Tohum ekilikten sonra, ''eğer bu mahsulün bitmesini Allah takdir ettiyse bitecek, takdir etmedi ise bitmeyecek, sulamaya ihtiyaç yok'' denemez. Çünkü sebeplere başvurmak lazımdır.

              Hayrı takdir eden, onu bir sebebe bağlamış; şerri takdir eden de onu def etmek için sebepler hazırlamıştır. aklı başında olan kimse bu babda tenakuz (zıtlık) olmadığını kolayca kavrar. Aynı zamanda duanın, daha pek çok faydaları vardır.

              Dua, Allah'a karşı huzur-ı kabi te'min eder. Bu ise ibadetin son hazzıdır. Nitekim Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurdular: ''Dua, ibadetin özüdür.'' 

              İnsanların ekserisi, daraldıkları zaman Allah'a teveccüh eder; sade o anda kalplerini ona bağlarlar. Çünkü insan bir kötülük ile karşılaştığı zaman, bütün samimiyet ve ihlası ile Allah'a yalvarır. Zira ihtiyaç, duaya lüzum hissettirir.

              Dua kalbi sükunetle Allah'a bağlar. Bu sayede ibadetlerin en şereflisi olan zikir meydana gelir.

              Bunun için belaların en büyüğü peygamberlere, sonra velilere, sonra derecesine göre diğer kullara verilir. Zira bela, gönülleri arz-ı ihtiyaç ile Allah'a bağlar ve Allah'ı unutturmaz.

Kaynak: 2008 Fazilet Takvimi

Nasuh Tövbesi





Nasuh Tövbesi


             İnsan nefsine uyup günah işlediğine pişman olursa Cenab-ı Hakk, tevbelerin kabulü hususunda çok merhametlidir. Ancak mümine yakışan, vakit kaybetmeden tevbe edilip af dilemek ve tevbesinden sonra bir daha o günaha dönmemeye gayret göstermektir. 

             Bu tevbe, Kuran-ı Kerim'de Tevbe-i Nasuh tabiriyle ifade edilmektedir. Tahrim süresinin 8. ayet-i kerimesinde mealen şöyle buyruluyor: '' Ey iman edenler! Allah'a öyle tevbe edin ki gayet ciddi, samimi bir tevbe olsun, gerek ki Rabb'iniz sizden kabahatlerinizi örter de sizleri altından ırmaklar akar cennetlere koyar, o gün ki Allah peygamberini ve onunla beraber iman etmiş olanları utandırmayacak, nurları önlerinde ve sağlarında koşacak, şöyle diyecekler: Ey Rabbimiz! Bizim nurumuzu tamamla ve bizim için mağfiret buyur, şüphesiz ki sen her şeye kadirsin.''

              ''Nasuh'' kelimesinin iki manası vardır.

              Birincisi halislik ve safilik manasıdır. Bu manaya göre Tevbe-i Nasuh, '' halis ve temiz bir tevbe'' demektir.

             Diğer bir manası ise söküğü dikmek, yırtığı yamayla tamir edip düzeltmektir. Bu manaya göre ise Tevbe-i Nasuh, insanın dinini, ahlakını islah edecek müessir bir tevbe demektir. Tevbe-i Nasuh, kabahatlerden başka bir sebeple değil sırf çirkinlikleri ve Allah'ın rızasına muhalif oldukları için vicdanında nedamet duyarak vazgeçmek ve işlediğinden  dolayı şiddetle üzülüp bir daha yapmaya azmetmek ve nefsini buna alıştırıp günaha dönmemeye karar vermekle olur.

              Muaz İbn-i Cebel (r.a) Peygamber Efendimize (s.a.v.) '' Ya Resulallah, Tevbe-i Nasuh nasıl olur?'' diye sual etmişler.

              Resulü Ekrem Efendimiz de şöyle cevap vermişlerdir: ''Kul yapmış olduğu günaha öyle pişman olmalı ve öyle özür dilemelidir ki, süt nasıl memeye geri dönmezse o da, o günaha bir daha dönmemelidir.''

Kaynak: 2008 Fazilet Takvimi

Ecdadımızın Dini Hassasiyeti

Ecdadımızın Dini Hassasiyeti


        Osmanlı bahriyesinde 40 yıldan fazla hizmeti bulunan İngiliz deniz subayı Sir Henry Woods, (... tarihimizde Woods Paşa diye meşhurdur.) hatıralarında Osmanlı Türklerinin dini hassasiyetini şöyle anlatmaktadır:


        '' Ramazan'ın 27'nci gecesi yani Kadir Gecesi, tevbe edilirse günahların affedildiği bir gece olarak değerlendirilmektedir.


          İbadet saatlerinde İstanbul camilerinden herhangi birini ziyaret eden bir yabancı, ibadet edenlerin dindarlıklarını görmezlikten gelemez.


          Kendilerini Allah'a adamış gibi bir halleri vardır. Batı memleketlerindeki ayinlerde böyle bir ciddiyete rastlamak mümkün değildir.


          Müslümanlar, ibadet yerlerini çok severler ve eyerlere karşı hayal edilemeyecek kadar saygı gösterirler.''



Kaynak : 2008 Fazilet Takvimi